TALAS SAVAŞI
İlk müttefik Türk ve İslam orduları ile Çin ordusu arasında yapılan meydan
savaşı. İslamiyet'i henüz kabul etmeyen Türklerin, Orta Asya’da İslâm dînini
tanıtıp yayan Araplarla birlikte, Çinlilere karşı, Talas’ta yaptıkları bu savaş, sebep ve sonuçları bakımından çok önemlidir.
Göktürk İmparatorluğu'nu
yıkmış olan Çin’in başındaki Tang Sülâlesi (618-906) devrinde İmparator Hivang-Çang
(713-755), Türk Hanoğulları’nın hâkimiyetindeki Şaş/Taşkent şehrini ele geçirmek
istedi. Bu gayeyle Taşkent Seferine çıkan Kuça Valisi Kao Sien-tche çok geçmeden
Taşkent hükümdarı Bagatur-tudun’u esir alarak Çin İmparatoruna gönderdi.
Bagatur-tudun’un
öldürülmesi üzerine oğlu Tüen-en, başta Karluklar olmak üzere bölgedeki Türk
boylarını Çin’e karşı birlikte harekete çağırdı. Ancak Göktürklerin
yıkılmasından sonra henüz birliğini kuramamış olan Türkler, Çin kuvvetleriyle
tek başlarına mücadele edemeyeceklerini bildikleri için Abbasîlerden yardım
istediler. Ziyad bin Sâlih kumandasında gelen İslam ordusu, yardımcı Türk
kuvvetleriyle birleşti. Bunu haber alan Çin komutanı Kao Sien-tche de 100 000
kişilik orduyla, Talas şehrine geldi ve burada müttefik kuvvetlerle karşılaştı.
751 yılı Temmuzunda
başlayan savaş, pek şiddetli bir şekilde beş gün devam etti. Savaşın son gününde
Çin kuvvetlerinin arkasına sarkan Karluklar, düşmana ağır bir darbe indirdiler.
Kao Sien-tche az bir kuvvetle canını zor kurtarabildi. Savaşta Çinliler, elli
bin ölü ve yirmi bin esir verdiler.
Talas Savaşı'nın zaferle
neticelenmesi; Türk, Çin, İslam ve dünya tarihiyle medeniyetinde çok önemli
tesirler bıraktı. Çinliler Talas yenilgisinden sonra 20. yüzyıla kadar, Tanrı
Dağları (Tiyenşan) batısına geçemediler. Batı Türkistan, Çin tehlikesinden
kurtuldu.
Karluklar, Talas
Savaşı'nın kazanılmasından on beş yıl sonra, 766 tarihinde, Tanrı Dağları
batısında ve Çu Irmağı boylarında müstakil Türk devleti kurdular. Türkistan’daki
Kamlık (Şamanlık), Buda ve Mani dinlerindeki yerli ve göçebe Türklerle
Müslümanlar arasında, serbest ticaret, dostluk ve iyi münasebetler başladı.
Türkler, Müslümanlarla tanışıp, İslam dînini yakından tanıma imkânına
kavuştular. İslam dîninin üstün esasları, mütekâmil hâli, Türklerin kitleler
halinde Müslüman olmalarına sebep oldu. İslam medeniyet dairesine, Orta Asya’da,
binlerce Türk girdi.
Türkler, kâğıt yapmasını
Araplara öğretti. Semerkand’daki imalathânelerde yapılan ipekten kâğıtlar, Orta
Doğu ve Akdeniz’e yayıldı. Müslüman Araplar, hakimiyetlerindeki bölgelerden
öğrendikleri kâğıdı imal ederek medeniyetin bütün dünyada hızla yayılmasına
hizmet ettiler.
|