...TÜRK-İSLAM OCAKLARI...


ANA MENÜ

Ana Sayfa
Forum Sayfamız
Bize Ulaşın
Ziyaretçi Defteri
Resim Galerisi
Dosyalar
Serbest Kürsü
Sitemize Eleştiriler

İSLAMİYET

Hz Muhammed (sav)
Kur'an-ı Kerim
Esmaül Hüsna
40 Hadis
Dualar
Veda Hutbesi
Dört Halife Devri
Kandil Geceleri
Peygamberler Tarihi
Sahabeler
İslam İlmihali
Dini Sualler
Kutsal Emanetler
Dini Menkıbeler

TÜRK-İSLAM TARİHİ

M.K. Atatürk
Türk Adı ve Anlamı
Türkler ve İslam
İlk Türk Devletleri
Türk İslam Devletleri
Osmanlı Devleti
Çanakkale Özel
Milli Mücadele
Cumhuriyet Dönemi
Türk Dünyası
Türk Destanları
Tarihten Kesitler
Kültür ve Medeniyet
Türk Büyükleri

ZULME DUR DE...


TÜRK-İSLAM OCAKLARI

40 Hadis

TÜRK İSLAM OCAKLARI-40 HADİS


40 HADİS


Hadis-i serifte: "Kim ümmetime dini islerine dair kirk hadis hifzediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde hasreder.... Ben de kiyamet gününde ona sahid ve sefaatçi olurum" buyurulmustur.
islâm âlimleri bu müjdeye erebilmek için esitli konularda Kirk Hadisler derlemisler.
Tarihte ilkönce kirk hadis derleyenin Kûfe'de oturan Merv'li Bilgin Abdullah ibn-i Mübarek oldugu bilinmektedir.
imâm Nevevi'nin bu gelenegi devam ettiren elinizdeki eseri, en fazla yayinlanan ve üzerine serhler yapilan bir eserdir. Ayrica, merhum Ahmed Naîm'in tercüme ve üslûbuyla sundugumuz bu eser, tercüme edildigi devrin dilini de vermesi bakimindan bir önem arzetmektedir

1. Emirü'l-Mü'minin Ebû Hafs Ömer b. El-Hattâb (ra)'den:
Demistir ki, kendim isittim, Resûlullâh (sav) söyle buyuruyordu:
Ameller (in kiymeti) niyetlere baglidir. Herkesin niyet ettigi ne ise eline geçecek olan odur. Hicreti Allah'a ve Resülü'ne müteveccih olanin hicreti Allah'a ve Resûlullah'adir. Hicreti, eline geçirecegi bir dünyaya veya nikah edecegi bir kadina müteveccih ise hicreti de gaye-i hicreti ne ise (dünya veya kadin) ona müntehidir.
(Bu hadis-i serifi, her biri imâmü'l-muhaddisin olan Ebû Abdillâh Muhammed b. ismâil b. ibrahim b. el-Mugire b. Berdizbe el-Buhari el-Cu'fi ile Ebü'l-hüseyn Müslim b. el-Haccac el-Kuseyri En-Nisabiri kütüb-i musannifenin esahhi olup sahihayi denilen kibatlarinda rivâyet emislerdir.)

2. Yine Ömer b. El-Hattâb (ra)'den:
Demistir ki, günün birinde Resûlullah (sav) Efendimiz'in huzûrunda bulundugumuz sirada bir de baktik ki elbisesi bembeyaz, saçlari simsiyah, üzerinde yolculuga delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve böyle iken yine hiç birimizce taninmayan bir kimse karsimiza çika geldi. (sokula sokula) nihâyet Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri'nin yanina (varip) oturdu. Ve dizlerini dizlerine dayayip ve her iki avucunu iki uylugu üzerine koyup: "Ya Muhammed, islam nedir? Bana söyle" dedi. Resûlullah (sav): "islâm Allah'dan baska hiç bir ilâh ve Ma'bûd-i bi'l-hak olmadigina ve Muhammed'in Resûlullah olduguna sehâdet etmen, namazi ikâme etmen, zekâti vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beytu'llâh'a hac etmendir." buyurdu. O (yabanci kimse): "Dogru söylüyorsun." dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-i Resûl'e soruyor, hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: "Bir de imân nedir?" söyle." diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: "imân Allah'a, meleklerine, kitablarina, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayir ve ser (tatli, aci hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir." buyurunca yine: "Dogru söylüyorsun." dedi. Ve: "ihsan nedir? söyle" diye bir daha sordu. Cenâb-i Risâlet-meâb Efendimiz de: "ihsan, Allah'a sanki görüyormus gibi ibâdet etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni görüyor." buyurdu. O, yine: "Dogru söylüyorsun." dedikten sonra: "Kiyâmet (in ne zaman kopacagin)i bana haber ver." dedi. Cevâben: "Bunda sorulanin ilmi sorandan ziyâde degildir." buyurdu. "Öyle ise emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir" dedi. Cevâbinda: "Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini dogurmasi ve yalin ayak, sirti çiplak, fakir davar çobanlarinin hangimizin kurdugu binâ daha yüksektir diye (servet ve sâmânca) yarisa çiktiklarini görmendir." buyurdu. Bundan sonra o (yabanci) kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra: "Yâ Ömer, bilir misin o soran kim idi?" diye sual buyurdu. "Allah ve Resûlü a'lemdir". dedim. Buyurdular ki: "O, Cibril idi. Size dininizi ögretmek için geldi."
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivayet etmistir.)

3. Ebû-Abdü'r-Rahmân Abdullah b. Ömer b. El-Hattâb (ra)'dan:
Demistir ki, kendim isittim, Resûlullâh (sav) söyle buyurdu: (Binâ-yi) islâm bes sey üzerine kurulmustur: Allah'dan baska hiç bir ilâh ve Ma'bûd-i bi'l-hak olmadigina ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resûlü olduguna sehâdet, namazg ikâme, zekâti vermek, hacc-i Beytu'llâh, savm-i Ramazan.
(Bu hadis-i serifi, Buhâri ile Müslim tahric etmislerdir.)

4. Ebû-Abdi'r-Rahman Abdullah b. Mes'ud (ra)'den:
Demistir ki; Resûlullâh (sav) "ki sadik ve masdûk O'dur" bize söyle buyurdu: "Her birinizin (mâye-i) hilkati ana rahminde nutfe olarak kirk gün derlenir toplanir. Sonra tipki öyle alâka (kan pihtisi) olur. Sonra yine tipki öyle mudga (et parçasi) olur. Ondan sonra da melek gönderilir, ona nefh-i rûh eder. Ve dört kelimeyi yani rizkini, ecelini, amelini ve sâki mi yoksa saîd mi olacagini (hükm-i kazâ ve kader olarak) yazmasi (o melege) emrolunur. Kendisinden baska hak ilâh olmayan Allah'a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i Cennet amelleriyle âmil ola ola kendisi ile Cennet arasinda bir arsindan ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükm-i) kitab (yâni o yazinin hükmü) ona galebe eder, ehl-i nâr ameli ile âmil olur da Cehennem'e girer. Kezâlik içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i nâr ameli ile amil ola ola kendisi ile Cehennem arasinda bir arsindan ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükmü-i kitab ona galebe eder, ehl-i Cennet ameli ile âmil olur da Cennet'e girer.
(Bu hadis-i serifi, Bihari ile Müslim rivâyet etmislerdir.)

5. Ümmü'l-Mü'minin Ümm-i Abdu'llah Aise-i Siddika (ra)'dan:
Demistir ki, Resûlullâh (sav) Efendimiz Hazretleri söyle buyurdu: "Her kim bizim bu isimizin (yâni dinimizin) içine ondan olmayan bir seyi yeniden sokarsa (o yaptigi is) merdûddur, basina çalinir."
(Bu hadis-i serifi, Buhari ve Müslim rivâyet etmislerdir.)
Müslim'den gelen diger bir rivyaette de söyle denilmistir.
Her kim emrimize (ahkâm-i dinimize) uygun olmayan bir amel islerse o ameli merdûddur, basina çalinir.

6. Ebu Abdi'llâh Nu'mân b. Besir (ra)'dan:
Demistir ki, Resûlullâh (sav) Hazretlerinden kendim isittim; söyle buyuruyordu: Halâl belli, haram da bellidir. ikisi arasinda da (halâl mi, haram mi belli olmayan birtakim) süpheli seyler vardir ki, çok kimseler onlari bilmezler. süpheli seylerden her kim sakinirsa, dinini ve irzini kurtarmis olur. Her kim süpheli seylerin içine dalarsa harâmin da içine dalmis olur. (böylesi) tipki (içine girmek yasak edilen) koru etrâfinda davar otlatan çoban gibidir ki, sürüsünü o koruya (düsünüp) otlatmak tehlikesi karsisinda bulunur. Haberiniz olsun, her padisahin bir korusu olur. Biliniz ki, Allah'in korusu da harâm ettigi seylerdir. Agah olunuz, cesedin içinde bir et parçasi vardir ki, iyi olur olursa bütün cesed iyi olur. Bozuk olursa bütün cesed bozuk olur. iste o (et parçasi) kalbdir.
(Bu hadis-i serifi, Buhâri ile Müslim rivâyet etmislerdir.)

7. Ebu Rukayye Temin b. Evs ed-Dâri (ra)'den:
Demistir ki, Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz söyle buyurdu: "Din hemen nasihattir. Din hemen nasihattir. Din hemen nasihattir." "Yâ Resûla'llâh, kimin için nasihat?" diye sorduk. "Allah için, kitâbi için, Resûlü için, Eimme-i müslimin ve âmme-i müslimin için." buyurdular.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

8. Abdullah b. Ömer (rha)'dan:
Demistir ki, Resûlullâh (sav) Efendimiz Hazretleri söyle buyurdu: "Allâh'tan baska Hak ilâh olmadigina ve Muhammed'in Resûlu'llâh olduguna (zahirde) sehadet, namazi ikâme, zekâti edâ edinceye kadar nâs ile muhârebe etmek bana emrolundu. Onlar bunlari yapinca "Müslümanlik hakkin muktezâsi (olan hudûd) müstesnâ olmak üzere" canlarin ve mallarini benim elimden kurtarirlar. (Batinlarindan dolayi olan) hesaplarina gelince, o (hesâbi görmek) Allâh'a kalmistir."
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

9. Ebû Hureyre Abdu'r-Rahmân b. Sahr-i Devsi (ra)'den:
Demistir ki, kendim isittim, Resûlullâh (sav) Efendimiz söyle buyurdu: "Sizi her neden nehyedersem ondan ictinâb ediniz. Size her neyi emredersem kudretiniz yettigi kadar yapiniz (da nasil yapacaginizi sormayiniz.) Zirâ sizden evvelki (ümmet)leri helâk eden, ancak onlarin çok çok sormalari ve peygamberlerine muhâlefet etmeleri olmustur.
(Bu hadis-i serifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmislerdir.)

10. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullâh (sav) söyle buyurdu: "Allahû Teâla pâkdir. Pâk olandan baskasini kabûl etmez. Allahu Teâla mürsel olan Peygamberlerine neyi emrettiyse mü'minlere de onu emretmistir. (Peygamberler): "Ey peygamberler, pâk ve halâl taâmlardan yiyiniz ve sâlih amel isleyiniz" (Mü'minlere de) "Ey iman edenler, rizk olarak size verdigimiz pâk ve halâl seylerden yiyiniz" buyurdu. Ondan sonra Resûl-i Ekrem (sav) Hazretleri (sözü döndüre dolastira) buyurdu ki, insan (Allah yolunda uzun seferlere katlanir, saçlari birbirine karismis, yüzü gözü toza bulanmis, "Yâ Râb! Yâ Rab!" diyerek ellerini gök yüzüne açar. Halbuki, yedigi haram, içdigi haram, giydigi haram. Haram ile beslenmis. Böylesinin duâsi nereden müstecâb olacak?"
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.

11. Resulullah (sav)'in torunu ve sevgili yavrusu Ebû Muhammed Hasan b. Ali b. Ebi Talîb (rha)'dan:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri'nin "(Hill ve hürmeti, fâide ve zarari) seni süpheye düsüren sey'i birak da düsürmeyene bak." buyurduklarini kendilerinden isitip belledim.
(Bu hadis-i serifi Ahmed b. suayb-i Nesei ile Ebu isâ muhammed b. isâ-yi Tirmizi rivâyet etmislerdir. Tirmizi: "Bu hadis hasen'dir, sahiddir." diyor.)

12. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullâh (sav) Hazretleri: "Kisinin mâlâya'niyi terketmesi, iyi müslüman oldugu(nun alâmetleri)ndendir." buyurdu.
(Bu hadis-i serif hasen olup onu Tirmizi gibi baskan da böylece (mevsülen) rivayet etmislerdir.)

13. Resûlullâh (sav)'in hadimi Ebû Hamza Enes b. Malik (ra)'den:
Demistir ki: Resûlullâh (sav) Efendimiz: "Her biriniz kendi nefsi için neyi severse (yani arzu ederse Müslüman) kardesi için de onu arzu etmedikçe mü'min olmus olmaz." buyurdu.
(Bu hadis-i serifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmislerdir.)

14. ibn-i Mes'ud (rha)'den)
Demistir ki: Resûlullâh (sav) söyle buyurdu: (su) üç sebebden biri olmadikça hiç bir Müslümanin kani halâl olmaz: Biri, seyyib zâninin (yani basindan nikâh geçmis zaninin ki, recm olunur), digeri kat-i nefs edenin (ki maktûle bedel kisas olunur), biri de dinin terk eden ve cemâatten ayrilanin (ki, katl olunur).
(Bu hadis-i serifi, Buhari ve Müslim rivâyet etmislerdir.)

15. Ebu Hüreyre (rha)'den:
Demistirki: Resûlullâh (sav) Hazretleri söyle buyurdu: "Allah'a ve âhiret gününe imâni olan, ya hayir söylesin, ya agzini mühürlesin. Allah'a ve âhiret gününe imâni olan, komsusuna ikrâm etsin. Allah'a ve âhiret gününe imâni olan, misafirine ikrâm etsin."
(Bu hadis-i serifi, Buhâri ile Müslim rivayet etmislerdir.)

16. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demistir ki: biri Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretlerine "Yâ (Resûla'llah), bana vasiyyet yâni nasihat et" dedi. (Cevâben) gazab etme, buyurdu. O kimse talebini birkaç defa tekrâr etti. (Hepsinde) gazab etme cevâbini verdi.
(Bu hadis-i serifi, Buhari rivâyet etmistir.)

17. Ebû Ya'lâ seddâd b. Evs (ra)den:
Demistir ki, Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz söyle buyurdu: Allahû Teâla (cc) ve Tekaddes Hazretleri her seye güzel muâmele edilmesini (iyilikle davranilmasini) emretmistir. Öyle ise (canli bir mahlûku hakli olarak) öldüreceginiz vakitte (maktûlü ta'zîb etmiyecek) güzel bir sûret-i katli ihtiyâr ediniz. Kezâlik bir hayvani bogazladiginiz vakitte (hayvana ezâ vermiyecek) güzel bir sûrette bogazlayiniz. Her hanginiz böyle bir ise girisecek olursa, biçagini (iyice) bilesin ve zebîhasini (yâni kesecegi hayvani) rahatlandirsin.
(Bu hadîs serîfi, Müslim rivâyet etmistir.)

18. Ebû Zer Cündüb b. Cünâdete'l-Gifârî ile Ebû Abdi'r-Rahmân Muâz b. Cebel (rha)dan:
Demislerdir ki, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz söyle buyurdu: Her nerede olursan ol, Allah'tan ittikâ üzere bulun (yâni hakkini gözet ve gözetmemekten sakin). Seyyienin ardinca hemen haseneyi yetistir ki, o seyyieyi mahvedesin. Halka da güzel huy ile muâmele et.
(Bu hadîs-i Tirmizî rivâyet etmis olup (Hadis-i Hasen) oldugunu da tasrif eylemistir. Bâzi nüshalara göre, (Hasen, Sahîh) diye kayidlamistir.

19. Ebu'l-Abbâs Abdullâh b. Abbâs (ra)'dan:
Demistir ki, birgün Resûl-i Ekrem (sav)'in terkisinde idim. Buyurdu ki: Evlâd, sana bir kaç söz belleteyim: Allah'i (yâni emir ve nehyini) gözet ki, Allah'da seni gözetsin. Allah'i gözet ki, O'nu karsinda bulasin. (Bir sey) istedigin vakit Allah'tan iste. Yardim diledigin vakit Allah'tan dile. sunu bil ki, cemi mahlûkat el birligiyle sana bir fâide ve menfaat bahs etmek isteseler, Allah'in sana yazdigindan fazla bir sey bahsedemezler. Kezâlik cemi mahlûkat el birligiyle sana bir zarar vermek isteseler, Allah'in sana takdir ettigi zarardan ziyadesini yapamazlar. Kalemler (isleri hitâma erip) kaldirilmis, sahifeler de (üzerlerindeki yazilar tamam olup) kurumustur.
(Bu hadis-i serifi, Termizi rivâyet edip, (Hasen, Sahih) oldugunu söylemistir. Tirmizi'den baskasini rivâyetine göre ise söyle buyrulmustur.)
Allah'i gözet ki, O'nu önünde bulasin. Genis zamaninda Allah'a kendini sevdir ki, O da seni sikinti zamaninda tanisin (sevsin). Bilmis ol ki, (takdir-i ilâhi'ye göre) basina gelmiyecek olan seyin sana isabet edecegi yok. Ve sana isabet edecek olan seyden de senin kurtulacagin yok. Bilmis ol ki, nusrat (-i ilâhiyye) sabir ile, küsâyis-i kalb de gam ve gussa ile beraberdir. Her güçlükle berâber bir kolaylik vardir.

20. Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amr el-Ensâri el-Bedri (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: "Utanmadiktan sonra diledigini yap" sözü, ilk nübüvvet zamanlarindan nâsin hatirinda kalan sözlerdendir.
(Bu hadis-i serifi, Buhari rivâyet etmistir.)

21. Ebû Amr (yahud ebû Amre) Süfyan b. Abdullâh Sakafi (ra)'den:
Demistir ki: "Yâ Resûla'llah! islâm'a dâir bana bir söz söyle ki, Senden baska birinden daha sormaya muhtaç olmayayim." dedim. "Âmentü bi'llâh.... de ondan sonra da dosdogru ol (yâni Allah'in emrine imtisâl ve nehyinden içtinâbda sâbit ol)." buyurdu.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

22. Ebû Abdillah Câbir b. Abdillhah Ensari (ra)'dan:
Demistir ki, biri Resûlullah (sav) Hazretleri'nden su suâli sordu: "Ne buyurursunuz? Eger ben (bes vakit) farz namazlari kilar, Ramazan'i tutar, halâli helal ve harâmi haram kilar da bundan ziyâde hiç bir sey yapmasam Cenne'te girer miyim? Resûl-i Ekrem (sav), "Evet" buyurdular.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir. Harâm haram kilmaktan murad haramdan içtinâbdir. Halâli halâl etmek de onu halâl i'tikâd ederek yapmak demektir.)

23. Ebû Mâlik Hâris b. Âsim Es'ari (rha)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: (Abdest veya sâir) temizlik, imânin yarisidir. "El-Hamdü li'llah" (sözü) mizâni doldurur. "Subhâna'llâh ve'l-hamdü li'llâh" (sözleri) de gözlerle yerin arasini doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka (imâna) bürhandir. Sabir (zulumât-i gam ve gussayi gideren) ziyâdir. Kur'ân da (haline göre) ya lehine ya aleyhine hüccettir. Herkes sabah olunca isine gücüne gider. ve nefsini (ya Allah'a, ya mâsiva'llâh'a) satar da (neticede) ya âzâd, ya helâk eder.
(Bu hadisi-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

24. Ebû Zerr-i Gifâri (ra)'den:
Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz Rabb-i Celil-i Teâla ve Tekaddes Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âdideki Hadis-i Kudsi'yi nakil buyurdu:
"Ey kullarim, muhakkak biliniz ki, ben zulmü kendime harâm ettim. (Zulümden müteâli ve münezzehim.) Sizin aranizda da zulmü harâm ettim. Öyle ise, birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarim, benim hidâyet ettiklerimden baska hepiniz dalâlettesiniz. Öyle ise benden hidâyet dileyiniz de size hidâyet vereyim. Ey kullarim, benim beslediklerimden baska hepiniz açsiniz. Öyle ise benden taâm dileyiniz ki, sizi besliyeyim. Ey kullarim, benim giydirdiklerimden baska hepiniz çiplaksiniz. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki, sizi giydireyim. Kullarim, siz gece gündüz hep hatâ islerseniz. Ben de bastan basa bütün günahlari magfiret ederim. Öyle ise bana istigfar ediniz ki, size magfiret edeyim. Ey kullarim, sizin bana zarar vermek elinizden gelmez ki, bana zarar verebilesiniz. Bana menfaat vermek elinizden gelmez ki, bana nef'iniz dokunabilsin. Ey kullarim, eger evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinizde en takiy olan kim ise onun kalbi gibi (hep mut' kalbli) olsaniz yine mülküme ziyâde hiç bir sey katilmis olmaz. Ey kullarim, eger evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinde en fâcir olan kim ise onun kalbi gibi (hep âsi, kalbi) olsaniz yine mülkümden bir sey eksilmez. Ey kullarim, eger evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz hep bir yerde durup benden matlublariniz dilesiniz de hep birinize (ayri ayri) dilegini versem bu bahsayis nezdimdeki hazine-i atâdan igne denize girdiginde denizden ne eksiltirse ondan ziyâde bir sey eksiltmez. Ey kullarim, ameller hep sizin amellerinizdir. Ben onlari sizin hesâbiniza noksansiz olarak zabtederim. Sonra karsiligini size tastamam gösteririm. Artik her kim (karsilik olarak) hayir bulursa, Allah'a hamd etsin. Her kim de baska sey bulursa, kendisinden baskasina levm etmesin.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

25. Ebû Zerr-i Gifâri (ra)'den:
Ashâb-i Resûlullah (sav)'den (ve fukarâ-yi Muhacirinden) bazi kimseler Nebiyy-i Ekrem (sav)'e dediler ki:
Ya Resûla'llah, ehl-i servet olanlar (büyük büyük) ecirleri alip gidiyorlar. Hem bizim gibi namaz kiliyor, bizim gibi oruç tutuyarlar, hem de artan mallariyla sadaka veriyorlar. Hazret-i Resûl (sav) buyurdu ki:
"Allahû Teâla ve Tekaddes Hazretleri size tasadduk edecek sey vermemis mi (ki, böyle söylüyorsunuz)? her tesbihinize mukâbil sadaka (ecri) vardir. Her tekbirinize mukâbil sadaka (ecri) vardir. Her tahmidinize mukâbil sadaka (ecri) vardir. Her tehlilinize mukabil sadaka (ecri) vardir. Emr-i bi'l-ma'rufda da sadaka ecri var. Nehy-i ani'l-münkerde de sadaka ecri var. Hattâ birinizin (ehline) mukârenet etmesinde de sadaka ecri var." dediler ki:
Ya Resûla'llâh, birimiz sehvetini kazâ ederse, yine nâil-i ecir mi olur? (Cevâben) buyurdu ki:
Söyleyin! O kimse sehvetini harâm ile kazâ edeydi ona vizr (yâni günah) olmayacak miydi? iste bunun gibi halâl ile de kazâ-i sehvet ederse ecre nâil olur.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivayet etmistir.)

26. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullâh (sav) Efendimiz söyle buyurdu: "insanin mefâsilindan her biri için günes dogar her günde (sükrâne-i afiyet olarak) bir sadaka lâzimdir. iki kimsenin arasini bulup islâh etmen sadakadir. Bir kimseye, hayvanina binerken yardim edip bindirmen yâhud yükünü hayvanina yüklemekte ona muavenette bulunman sadakadir. Kelime-i Tayyibe sadakadir. Namaza gitmek için attigin her adima bedel bir sadaka (ecri) vardir. Ezâ verecek seyi geçecek yoldan uzaklastirman (bile) sadakadir.
(Bu Hadis-i serifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmislerdir.)

27. Nevvâs b. Sem'ân (ra)'den:
Demistir ki, Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri söyle buyurdu:
Birr (yani iyi is, iyilik) ahlak güzelligidir. ism (yani günâh) da nefsinde iz birakip da baskalarinca ma'lûm olmasini istemedigin seydir.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivayet etmistir.)
Vâbisete'bn-i Ma'bed (ra) de rivâyete göre söyle demistir:
Resûlullah (sav)'in huzûruna vardim.Birr'in ne oldugunu sormaga mi geldin? diye ben suâl etmeden) sordu. Evet, dedim. Buyurdu ki:
"Kalbine danis (kalbinden fetvâ iste). iyilik nefsi te'min, kalbi tatmin eden; günah da nefiste iz birakan ve baskalari fetva verseler, fetvalar verseler bile sînede yine tereddüdden kurtulmayan (vicdâni teskin etmeyen) seydir."
(Bu, Ahmed b. Hanbel ile Dârimi'nin müsnedlerinde isnâd-i ceyyid ile bize rivâyet olunan bir hadis-i sahihdir.)

28. Ebû Nech Irbâd b. Sâriye (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) (bir gün) bize öyle bir va'zda bulundu ki, (dinleyenlerin) gönülleri titredi. Gözleri yasardi. Dedik ki:
"Ya Resûla'llâh, bu, vedâ' edip gidecek kimsenin va'zina benziyor. (Bâri) bize bâzi vesâyâda bulun." Cevâben buyurdu ki:
"Size Allâh'a karsi ittikâyi ve üzerinize emir olan bir kimse abd(-i Habesi) de olsa, sözünü dinleyip ona itâat etmegi vasiyet ederim. Bir de içinizden yasayan olursa, bir çok ihtilâflar görecektir. iste böyle zamanlarda benim sünnetime ve hidâyet üzere olan Hulefâ-yi Râsidin'in sünnetine yapisiniz. Sünnete dört el ile sariliniz. Ve muhaddesât-i umûrdan sakininiz. Zirâ her bid'at dalâletdir.
(Bu hadis-i serifi, Ebû Davut ile Tirmizi rivâyet etmislerdir. Tirmizi hadisi "hasen, sahih" kaydi ile tansif eylemistir.)

29. Muâz b. Cebel (ra)'den:
Demistir ki: (Resûlullah (sav) ile Tebük gazâsina çikmistik. Sicak basti. Herkes birer tarafa dagildi. Bir de baktim ki, Resûlullâh (sav) yani basimdadir. Hemen ona yaklasip: "Ya Resûla'llah, beni Cenne'te sokacak ve Cehennem'den uzaklastiracak bir ameli bana haber ver" dedim. Buyurdu ki: "Sen çok büyük bir sey sordun. Maahâzâ Allahû Teâla'nin müyesser kildigi kimseye göre herhalde âsândir. Allah'a "hiç bir seyi serik etmemek üzere" ibâdet edersin. Namazi kilar, zekâti verir, Ramazan'i tutar, Beytu'llâh'i Hacc edersin." Ondan sonra buyurdu ki: "Sana hayir kapilarina delalet edeyim mi? Oruç siper ve kalkandir. Sadaka günâhi, "su atesi söndürür gibi" söndürür. Gece ortasinda adamin namaz kilmasi da böyledir." Sonra: "Onlar (mü'minler) öyle kimselerdir ki, yanlari yataklarindan uzak durup ibâdete kiyâm ederler. Rab'larina kâh korkarak, kâh umarak duâ ederler. Ve rizik olarak kendilerini verdigimizden de infak ederler. iste bunlar için" yapmis olduklari amellerin mükâfati olar" ne sevinçler sakladigimizi hiç bir kimse bilemez" âyet-i kerimelerini (Secde Sûresi:16-17) tilâvet buyurdu. Ondan sonra: "isin (dinin) basi, diregi, en yüce tarafi nedir sana haber vereyim mi?" dedi. Evet ya Resûla'llâh, dedim. Dedi ki: "isin basi islâm'dir. Diregi namazdir. En yüce tarafi cihâddir." Ondan sonra: "Bu dediklerimin hepsini tutan, sebeb-i bakâ ve kemâli olan nedir sana söyliyeyim mi?" diye sordu. Evet yâ Resûlallah deyince mübâret dilini (eliyle) tutup, "iste sunu tut" buyurdu. Dedim ki: Ya Nebiyya'llâh, biz söyledigimiz sözlerle de mi muâhaze olunacagiz?" Buyurdu ki: "Herkesi Cehennem'de yüzükoyun düsüren, dillerinin biçtiklerinden (yâni kazandiklarindan) baskasi mi zannedersin."
(Bu hadis-i serifi, Termizi rivâyet edip "Hasen, Sahih" demistir.)

30. Ebû Sa'lebete'l-Huseni Cürsûmi'bn-i Nâsir (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: Allahû Teâla bir takim seyleri farz kilmistir. Onlari zâyi' etmeyiniz. (Bâzi meâsi için) birtakim hadler (yâni cezâlar) göstermistir. Onlara da tecâvüz etmeyiniz. Bir takim seyleri harâm etmistir. Onlara el uzatmayiniz. Bir takim seylerden de unutkanlik (eseri) olmayarak size (mahzâ) merhamet olsun için sükût etmistir. Onlari sorusturmayiniz.
(Bu hadis-i serif, Dârekutni ile digerlerinin tahric ettigi bir Hadis-i Hasen'dir.)

31. Ebû'l-Abbâs Sehli'bn-i Sa'di's-Sâidi (ra)'den
Demistir ki, Bir zât Nebiyy-i Mükerrem (sav)'in huzûruna gelerek: "Yâ Resûla'llah, bana öyle bir amel göster ki, onu yaptigim zaman beni hem Allah sevsin, hem de halk sevsin" dedi. (Resûlullah (sav) buyurdu ki: "Dünyâdan ragbetini kes ki, Allah seni sevsin. Herkesin elinde olandan da ragbetini kes ki, halk seni sevsin."
(Bu hadis-i serif, ibn-i Mâce ile digerlerinin esânid-i hasena ile rivâyet ettikleri bir Hadis-i Hasen'dir.)

32. Ebû Said Sa'di'bn-i Mâliki'bn-i Sinân-i Hudri (ra), Resûlullah (sav)'in:
"Zarar vermek de, zarar ile karsilamak da yok" buyurdugunu rivâyet ediyor.
(Bu hadis-i serif, ibn-i Mâce ve Dârekutni ile baskalarinin müsned (yani mevsûl) olarak rivâyet ettigi bir Hadis-i Hasen'dir. imam-i Malik de "Muvatta'"nda bu hadis-i serifi Amr b. Yahyâ'dan, o da babasindan olmak üzere Nebiyy-i Ekrem (sav)'den mürsel olarak rivâyet etmis ve Ebû Said-i Hudri-yi iskat eylemistir. Bunun yekdigeri takviye eden baska tarikleri de vardir.)

33. ibn-i Abbâs (rha)'dan:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: Herkese (mücerred) da'vâlari üzerine diledikleri verilmis olsa bir çok adamlar bir çok kimselerin mallarini, canlarini iddiâ eder dururlar. Lâkin beyyine müddeiye, yemin de inkâr edene düser.
(Bu hadis-i serif, hasen olup Beyhaki ile baskalari bunu bu lâfz ile rivâyet etmislerdir. Bir parçasi Sahihayn'da da vardir.)

34. Ebû Sâid-i Hudri (rha)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: içinizden her kim bir münker görürse onu eliyle, buna kudreti yetmezse, dili ile tagyir etsin. Ona da kudreti yetmezse kalbi ile inkâr etsin (yâni begenmesin). Bu sonuncusu imânin en zaifidir.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

35. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: Birbirinize hased etmeyiniz. Alis veriste birbirinizi aldatmayiniz. Birbirinize bugzetmeyiniz. Birbirinize dargin durmayiniz. Birbirinizinin pazarligi bitmis alis verisini bozmayiniz. Ey Allah'in kullari, kardes olunuz. Müslüman müslümanin kardesidir. Ona zulmetmez. (imdad ve nusret deminde) onu kendi hâline birakmaz. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Ona hor bakmaz. (šç kere sadr-i serifine isaret buyurarak:) Takvâ iste buradadir. Bir kimse müslüman kardesine hor bakdimi, iste serrin bu kadari ona yeter (artar bile). Müslümanin her seyi; cani, mali, irzi müslümana haramdir.
(Bu hadis-i serifi, Müslim rivâyet etmistir.)

36. Ebû Hüreyre (ra)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: Her kim bir mü'minin dünya derdlerinden bir derdini def' ederse, Allah da onun kiyâmet günündeki dertlerinden bir (büyük) derdi def' eder. Her kim muzâyakada bulunan (bir boçlu veya diger bir) fakîre kolaylik gösterirse, Allah da dünya ve âhirette ona kolaylik gösterir. Her kim bir Müslüman(in ayibini ve çiplak ise bedeni)ni setr ederse, Allah da onu dünya ve âhirette setreder. Bir kul, kardesinin yardiminda oldukça Allah da o kula hep yardim eder durur. Her kim ilm(-i nâfi') aramak için bir târika sülûk ederse, bu sâyede Allah da ona Cennet'e dogru kolay bir tarik açar. Allah evlerinden bir evde Kitâbu'llâh'i tilâvet ve aralarinda O'nu tedris ve tederrüs halinde bulunan hiç bir kavim yoktur ki, üzerlerine sekinet nazil olmus, rahmet-i ilâhiyye kendilerini bürümüs, her yanlarini sarmis ve Allahu zü'l-Celâl kendilerini (mel-i A'lâ'da) nezdinde olanlara anmis olmasin. her kim ameli geri birakirsa sebebi ile götüremez.
(Bu hadis-i serifi, Müslim bu lâfz ile rivâyet etmistir.)

37. ibn-i Abbâs (rha)'den:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Rabb-i Celili Tebârek ve Teala Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âtideki Hadis-i Kudsi'yi nakl buyurdu:
Allâhu Teâla ve Tekaddes Hazretleri hasenât ile seyyiâti yazmis (ezelden takdir etmis ve Levh-i Mahfûz ile defâtir-i a'mâle geçirmis)dir. Ondan sonra (bu icmâli tefsil ve) beyân buyurarak dedi ki:
Her kim bir haseneye kasd ve niyet eder de onu islemezse, onu Cenâb-i Hak nezd-i ilâhisinde bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eger kasd eder ve islerse, onu nezd-i ilâhisinde on haseneden yediyüz kata kadar, belki ed'âf-i kesiresi ile yazar. Her kim de bir seyyieye kasd edip islemezse, onu nezd-i ilâhisinde bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eger kasd edip islerse, onu yalniz bir seyyie olarak yazar.
(Bu hadis-i serifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmistir.)

38. Resûlullâh (sav)'in söyle buyurdugu Ebû Hüreyre (ra)'den rivâyet olunuyor:
Allahu Teâla buyurdu ki:
Her kim benim velilerimden bir veliye düsmanlik ederse, süphesiz ben ona i'lân-i harb ederim. Benim kulum, üzerine farz ettigim seyden daha sevgili hiç bir sey ile bana tekarrüb edemez. Bir de kulum nevâfil ile bana peyderpey tekarrüb ede ede nihâyet öyle bir hâle gelir ki, ben onu severim. Onu sevdigim vakitte de onun isitmesine vâsita olan kulagi, görmesine vâsita olan gözü, tutup yakalamasina vâsita olan eli, yürümesine vâsita olan ayagi, (anlamasina vâsita olan kalbi, söylemesine vâsita olan dili) olurum. Öylesi benden (bir sey) isterse muhakkak veririm. Bana siginirsa, onu hifz ve siyânet ederim.
(Bu hadis-i serifi, Buhâri rivâyet etmistir.)
Lâkin Onun metninde:
"Ölmeyi istemeyen, kendisine sû-i muâmelede bana hos gelmeyen, halbuki (Hasbe'l-takdir) ölmemesine de çâre olmayan mü'min kulumun rûhunu kabzetmekteki tereddüdüm kadar fâili oldugum hiç bir seye tereddüt göstermedim."

39. ibn-i Abbâs (rha)'dan:
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: süphesiz Allahû Teâla ümmetimden hatayi, nisyâni, ikrâh olunduklari seyler (den hâsil olacak günahlar)i bana bagisladi.
(Bu hadis-i serif, bir Hadis-i Hasen olup, ibn-i Mâce ile Beyhaki ve mâadâlari rivâyet etmislerdir.)

40. ibn-i Ömer (rha)'dan:
Demistir ki, Resûlullah (sav) (birgün) omuzumdan tutup buyurdu ki: Dünyâda bir garib (yabanci) yâhud bir yolcu imissin gibi ol. (Ve kendini ehl-i kuburdan say.)
ibn-i Ömer (rha): "Aksamladigin vakit sabaha (çikmaga) muntazir olma. Sabahladigin vakit de aksama (varmaga) muntazir olma. Sihhatinden istifâde edip marazina, hayâtindan istifâde edip mevtine hazirlik yap." der idi.
(Bu hadis-i serifi, Buhari rivâyet etmistir.)

41. Ebû Muhammed Abdullâh b. Amr b. El-Âs (rha)'dan
Demistir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri söyle buyurdu: "Hiç birinizin iradesi (arzuzu) benim teblig ettigim seylere tâbi' olmadikça mü'min olmus olmazsiniz."
(Bu hadis-i serifi, "Kitâbü'l-Hücce"de isnâd-i sahih ile bize rivâyet olunan bir hadis-i sahihdir.)

42. Rasûlullah (sav)'in söyle buyurdugu Enes (ra)'den rivâyet olunuyor:
Allahû Teâlâ buyurdu ki:
"Ey Âdem-oglu, sen bana yalvarip benden ümmid-vâr oldukça senden sâdir olan (günahlar) her ne olursa olsun sana magfiret ederim ve aldirmam. Ey Âdem-oglu, senin günahlarin gökyüzünü kaplayacak dereceyi bulsa da benden magfiret dilesen sana magfiret ederim. Ey Âdem-oglu, bütün yer dolusu günahlar getirirsen de sana bana hiç bir seyi serik tutmayarak huzûruma çiksan herhalde ben sana bütün yer dolusu magfiret veririm.
(Bu hadis-i serifi, Tirmizi rivâyet etmis olup, "Hadis, Hasendir, Sahihdir" demistir.)
"Kavâid-i islâm'i cem' edip usül ve furû' ve edâb ile sâir vücûh-i ahkâma dâir sayiya gelmez envâ-i ulûmu mutazammin olan Ahâdis-i serife'den beyânina niyet ettiklerim iste burada bitiyor." (Mütercim:Ahmed Naîm)

HZ MUHAMMED (SAV)

Mekke Devri
Medine Devri
Veda Hutbesi
Güzel Ahlakı
Peygamberimizin Dilinden Dualar

KUR'AN-I KERİM

Kur'an Meal ve Tefsir
Elmalılı Kur'an Meali
Kur'an Dinle
Kuran Öğreniyorum

DÖRT HALİFE

Hz Ebu Bekir
Hz Ömer
Hz Osman
Hz Ali

TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜ

Başbuğ Türkeş
Türk-İslam Ülküsü
Türk Milliyetçiliği
İslam ve Milliyetçilik
Kızılelma
Bozkurt Nedir?
Ülkücü Hareket
Ülkücü Yemini
Ülkücü Şehitler
Ülkücü Mektuplar
3 Mayıs 1944
Dokuzışık Doktrini
12 Eylül
İz Bırakanlar
Ülkücü Sanatçılar
Ülkücü Siteler

ALLAH (cc) İSİMLERİ


Her türlü görüş ve düşünceleriniz için bize turkislamocaklari@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol