Allah Katında Din İslam'dır.
Türk-İslam Ülküsü, Cilt 1, sh: 57-59
İslam dini, kendinden önce gelen bütün peygamberleri tasdik eder ve hepsini saygı ile anar. Bununla beraber, bu yüce peygamberlere ait tebliğlerin bozulduğuna ve artık işe yaramaz duruma getirildiğine inanır. Bu sebepten, tahrif edilmiş ve hala “Mukaddes Kitap“ adı verilen eski dinlere ait metinlere uymamızı yasaklar. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’in emirleri kesindir: “Hak din, Allah indinde İslam’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtirastan dolayı, ihtilafa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse, şüphesiz ki, Allah hesabı çabuk görücüdür.“ (Al-i İmran, ayet 19)
Yahudilerin ve Hıristiyanlar’ın, kendilerine gönderilen peygamber tebliğlerini bozduklarını da Kur’an-ı Kerim şöyle haber verir: “Yahudiler Ureyr, Allah’ın oğludur dedi(ler), Hırıstiyanlar da Mesih (İsa), Allah’ın oğludur dedi(ler). Bu onların ağızları ile (geveledikleri cahilce) sözlerdir ki, (bununla güya) daha evvel küfredenlerin sözlerini tasdik ediyorlar ...“ (El Tevbe Süresi, ayet: 30).
“Kim İslam’dan başka bir din ararsa, ondan (bu din) asla kabul olunmaz ve o, ahirette de en büyük zarara uğrayanlardandır. (Al-i İmran Süresi, ayet :85).
Şu halde, Müslümanın temel görevi nedir? İşte, bu sorunun cevabı: “Fitne kalmayınca, din de yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın.“ (El-Bakara Süresi, ayet: 193)
Bütün mesele, İslam’ı doğru anlamada, doğru inanmada, peygamber tebliğlerini saptırmadan yaşamadadır. “İslam’ı asrın ışığında değil“ asrı İslam’ın ışığında kritik edebilmektedir. Yüzyılımızın karanlık ve iç paralayıcı gidişine İslam’ın nuru ile bakabilmektedir. Asrımızın cerahatlı idrakini İslam’ın neşteri ile deşebilmektedir. Asrın çirkinliklerini dine bulaştırmaktan kaçınmaktır. İtikat ve ibadete bid’at katan, İslamiyet’i kendi dar idraklerine göre tamamlamaya kalkan beyinsizler, kendilerine ne ad verirlerse versinler, asla “İslam’a hizmet“ etmemektedirler. Bununla, İslam, yeniliklere kapalıdır demiyoruz. Bid’at, dinin itikat, ibadet ve esaslarına taallük eden konularda, dinde olmayan şeyleri dine katmak demektir. Yoksa, dinin itikat, ibadet ve esaslarına taallük etmeyen yeniliklere bid’at denmez. “İlim İslam’ın kaybolmuş malıdır, nerde bulursa almalıdır.” diye buyuran yüce Peygamberimiz (O’na selam olsun) ilmi gelişmeyi emreder. Ancak, kimsenin dini, değiştirmeye, kendi dar idrakine göre yorumlamaya, saptırmaya hakkı yoktur.
Din, Allah’ındır ve Resülullah’ın tebliğlerinden ibarettir. Ashab-ı Kiram ve onların izinde yürüyen Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat alimlerinin ve imamlarının hassas, titiz ve samimi gayretleri ile İslam bugüne gelmiştir. Onu bozmaya bundan sonra da kimsenin gücü yetmeyecektir.
|