...TÜRK-İSLAM OCAKLARI...


ANA MENÜ

Ana Sayfa
Forum Sayfamız
Bize Ulaşın
Ziyaretçi Defteri
Resim Galerisi
Dosyalar
Serbest Kürsü
Sitemize Eleştiriler

İSLAMİYET

Hz Muhammed (sav)
Kur'an-ı Kerim
Esmaül Hüsna
40 Hadis
Dualar
Veda Hutbesi
Dört Halife Devri
Kandil Geceleri
Peygamberler Tarihi
Sahabeler
İslam İlmihali
Dini Sualler
Kutsal Emanetler
Dini Menkıbeler

TÜRK-İSLAM TARİHİ

M.K. Atatürk
Türk Adı ve Anlamı
Türkler ve İslam
İlk Türk Devletleri
Türk İslam Devletleri
Osmanlı Devleti
Çanakkale Özel
Milli Mücadele
Cumhuriyet Dönemi
Türk Dünyası
Türk Destanları
Tarihten Kesitler
Kültür ve Medeniyet
Türk Büyükleri

ZULME DUR DE...


TÜRK-İSLAM OCAKLARI

Seyyid Ahmet Arvasi

TÜRK-İSLAM OCAKLARI


SEYYİD AHMET ARVASİ HOCA...


S. Ahmed Arvasi''nin ölümünün üzerinden yıllar geçti. Hoca 31 Aralık 1988''de hayata gözlerini yumdu. Ülkücü gençlik Arvasi Hoca''yı okumaya devam ediyor. 15 Şubat 1932 Ağrı ilinin Doğubeyazıt ilçesinde doğan S.Ahmet Arvasi ailece Van''ın Bahçesaray ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyündendir. 1958 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji bölümünden mezun oldu. Ülkücü Hareket onu daha çok üç ciltlik Türk-İslam Ülküsü adlı kitabı ile tanır. Ancak bu kitapların kökeninde 1965''de yazdığı "İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri" adlı çatışmasıdır.

1979 yılında MHP büyük kongresinde üye olarak seçilmiş ve bunu radyodan haberleri dinlerken duymuştu. Bunun üzerine emekliliğini istedi 12 Eylül 1980 darbesine kadar MHP genel idare kurulu üyesi olarak görev yapmıştır. 12 Eylül''de önce Dil ve İstihbarat okuluna sonra da meşhur Mamak Cezaevine götürülmüştür.

Şuurlu bir Türk Milliyetçisiydi. Tıpkı 17.Yüzyılda yaşayan müfessir Vani Mehmet Efendi gibi düşünüyor, onun bundan üç yüz yıl önce "Arais-ül Kur''an" adlı kitabının ikinci cilt, 250.yaprağında yazdığı gibi: "Türkler, Kur''an'da bahsi geçen Zülkarneyn''den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki bu konuda tereddüdü mucip olacak hiçbir nokta yoktur" derdi. Sık sık "Oğuz''un çocukları" dediğinde gözleri ışıldar sesi gürleştiği söylenir.

Aydınlar Ocağı''nda konferans verirken konferansı yöneten kişinin Türk-İslam Ülküsü''nden rahatsız olduğunu hissettirmesi üzerine " ben Afrika''nın ortasında dünyaya gelmiş ve bu akla da sahip olsaydım Tereddütsüz Türk Milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Türk Milletinin de , İslam Alemin de mazlum milletlerinin de kurtuluşunun Türk milliyetçilerinde , Türk - İslam Ülkücülerinde olduğuna "Amentüye iman ettiğim" gibi inanıyorum" dediği anlatılır. Arvasi Hoca, Atsız Hoca''dan esinlenerek, "Türk''e ve İslam''a kefen biçenlerin sonu korkunç olacaktır " demektedir.

İslam''ın ve Türk''ün aşığıydı.Tarih boyunca bütün milletlerin putları, müşahhas tanrıları olmuştur. Halbuki Tanrı mücerrettir. "Tarihte yontulmuş Tanrısı olmayan bir millet vardır, o da Türk Milleti''dir" derdi. Bu çok önemli sosyolojik bir tespittir.

Türk-İslam Sentezi kavramından daha doğru bir kavram olan"Türk İslam Ülküsü" kavramını ilk defa Arvasi kullanmıştır. Arvasi, Gökalp''in"Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" çizgisinde hem Müslüman, hem Türk Milliyetçisi hem de çağdaş olunabileceğini, ne pahasına olursa olsun mutlaka teknolojik üstünlüğü ele geçirmemiz gerektiğini söylemiştir.

Arvasi, taklidi bırakarak keşfetmenin öneminin altını çizerdi. "Mimar Sinan , Itri nasıl orijinal eserler ortaya koymuşsa, bizde onları taklit etmeden kendimize yabancılaşmadan ve kendimizi inkar etmeden orijinal ve dünyayı hayran bırakan orijinal eserler ortaya koyabilir, yeniden dünyaya meydan okuyabiliriz . Bu Türk Medeniyetinin yeniden şahlanışı demektir" derdi:" Bunun için Türk -İslam kültürüne, Türk - İslam Medeniyetine, Türk - İslam Ülküsüne bağlı Türklük şuur ve vakarına, İslam aşk, ahlak ve aksiyonuna sahip Türklüğü bedeni , İslamiyet''i ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur"

Türk Milliyetçilerini her dönemde ırkçılık ile itham edenler de olmuştur. Bunların bir bölümü kendilerine azınlık ırkçılığı yapmayı hak görenlerdir.Bir bölümü Türk Milliyetçiliğine "Şaman" diyen İslam''da Milliyetçiliğin olmadığını söyleyenlerdir. Arvasi, bu suçlamalara karşı çok ilginç bir cevap geliştirmiştir. Arvasi, ırk kavramını açıklarken, İslam''ın ırk gerçeğini inkar etmediğini ancak bu gerçeğin istismarına karşı olduğunu belirtir. İslamiyet "biyolojik ırk "gerçeğini kabul ve fakat bir Batı- Hiristiyan ürünü olan "biyolojik ırkçılığı " reddeder. İnsanlar farklı renk ve yapıda ve fakat bir tek köktendirler. Arvasi, biyolojik ırkçılığı reddederken Türk Milliyetçiliğinin "ictimai ırk" gerçeğini inkar ve ihmal etmemelerini ister. Sosyolojinin "ictimai ırk"olarak ele aldığı ve "biyolojik ırk"tan ayrı bir gerçek olduğu ictimai ırkın, biyolojinin konusu olmadığını, sosyolojinin konusu olduğunu belirtir. Bu bir Milleti teşkil eden fertlerin, ailelerin sınıf ve tabakaların soy birliği şuurudur. İçtimai ırk tespitinde Atatürk''ün "Ne Mutlu Türküm diyene" izahını buluruz.

Ortak bir şuur tarzında beliren mensubiyet duygusunun soy ve kan birliği şuuru biçiminde duyulmasıdır.Türk Milliyetçisi, Türk ictimai ırkını benimser , sever ve sevdirirken ailesini de bu espri içinde kurmaya çalışır. Kozmopolitlikten hoşlanmaz . Bununla beraber başka ictimai ırkları da Allah ''ın birer ayeti olarak değerlendirir. " Biyolojik ırkçılık " parçalayıcı ve bölücü bir karakter taşıdığı halde "ictimai ırk "birleştirici ve bütünleştirici bir özellik taşır.

Kimse biyolojik verasetini tayin iradesine sahip değildir ama "ictimai ırk" tercihe açıktır. Aynı tarihe, aynı kültüre, aynı din ve ülküye sahip insanlar arasında "kan ve soy birliği" şuurunun güçlenmesine yol açar. Kendi içine kapanan dar bölge" aşiret " , "tabakalar arasında evlilik köprüleri kurarak milli şuuru güçlendirir. Bütün Türk tarihi boyunca aşiretler ve beylikler arasındaki çatışmaları yumuşatmada bu yol, pek çok kez denenmiş ve faydalı da olmuştur. Arvasi, "ictimai ırk" ile millet ve devletin güçlendiğini kaydeder.

Arvasi''nin tespitlerini şu başlıklar altında toplayabiliriz. 1-Türk gençliğine hem Türk milliyetçisi, hem Müslüman, hem de çağdaş olunabileceğini öğretmeye çalışmıştır. 2-Subjektifliğin, objektifliğin mutlaklığın gerçek anlamını vurgulamıştır 3-İslam''ın yeniden tekrar tekrar ana caddeden kıl kadar taviz vermeden incelenmesini ve iyi anlaşılmasını savunurdu. 4-Kendini sorgulayan, özeleştiriye tabi tutan insanoğluna ait ilimlerin yeniden kurulmasını, yani insan bilgisi biliminin kurulmasını önerirdi. 5-Günümüze kadar gelen bilgileri temelinden sarsan fizik ve metafizik terimleri yerine insan ve insan ötesi anlayışının getirilmesi savunurdu. 6-Kültürün yalnız manevi unsurlarının olmadığı, maddi unsurlarının da olduğu. Medeniyetlerin beynelmilel değil milli bir yapıya sahip olması. Medeniyet değiştirmenin kültür değiştirmekten daha zor oluşunun tespit ederdi.

Arvasi''nin ölümünün üzerinden 19 yıl geçti. Rahmetle minnetle yad ediyoruz...

12 Eylül 1980 ihtilalinde Mamak zindanlarında çile dolduran S. Ahmed Arvasî ilk kalp krizini burada geçirdi. Daha sonra bu olayı Alparslan Türkeş şöyle anlatıyor: "Tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara mevki hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık."

Bu tarihten sonra da inandığı ve uğruna bağım koyduğu Türk-İslâm dâvasını insanlarımıza anlatmayı sürdüren S. Ahmed Arvasî 31 Aralık 1988 tarihinde daktilosunun bağında iken Hakk'a yürüdü.

Kısaca hayat hikayesini anlattığımız S. Ahmed Arvasî'nin verdiği kutsal milli mücadeleyi ve geride bıraktığı ciltler dolusu eserlerini aktarmak ve anlatmak bu kısa makalede, hiç de kolay değildir. Yine de onun büyük bir içtenlikle son nefesine kadar tavizsiz bir şekilde savunduğu Türk-İslâm Ülküsüdavasına rengini veren temel düşüncelerine ana başlıklar halinde değinmeye çalışalım.

O Bir Türk Milliyetçisi İdi

Seyyid, yani Hz. Muhammed (s.a.v)'in soyundan olması nedeniyle ecdadı aslen Arap olan Arvasî'nin, kaynağını Türk-İslâm Ülküsü'nden alan bir Türk milliyetçisi olması üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Böyle bir şuurlanmanın altında yatan olgun idrâk gücü onun ailesinden gelen Muhammedi asaletten kaynaklansa gerektir. Bu asaletin nurlu izlerini şu tarihi olayda bulmak mümkündür: Osmanlı'nın dağılma döneminde, müritleriyle birlikte Suriye üzerinden Arabistan'a giden Abdulhakim Arvasî'ye oranın ileri gelenleri, kendisine medrese yapacaklarını ve her türlü imkânı sağlayacaklarını taahhüt ederek Arabistan'da kalmasını istemişlerdi. "Osmanlı zâten öldü, Türk diye bir şey kalmamıştır." denilince, Abdulhakim Arvasî Hazretlerinin sinirlenip: "Dünyada iki Türk kalsa birisi benim" diyerek, ömrünün sonuna kadar Müslüman Türk'ün dâvasına sahip çıkacağını ifâde etmesi dikkate şayandır."

Böyle soylu bir ailenin çocuğu olan S. Ahmed Arvasî kendisini şöyle tanımlıyor:

"Ben, İslâm imân ve ahlâkına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslâm'ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim.

İnanıyorum ki, hem Türk, hem müslüman olmak, hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür. Ecdadımız bütün tarihleri boyunca bunu denediler ve başarılı oldular. O halde bizler niye bu tarihi misyonumuzu yerine getirmeyelim.

S. Ahmed Arvasî bazı sözde İslamcılar gibi Türk tarihinin sâdece son bin yılını kabul edip geri kalan binlerce yılık islâm öncesi mazimizi kör bir taassuba kapılıp reddetmedi. O şuurlu bir Türk milliyetçisi olduğu için Türk töresini, Türklüğün sembolü Bozkurt'u hiç bir ön yargıya kapılmadan kabul ve tasdik etmiş, her fikir ve fiili islâmi süzgeçten geçirerek her şeyi yerli yerine oturmasını bilmiştir. Bu konularda o şunları söylemektedir:

"...Kısaca belirtirsek, Türk milleti, geniş bir tarihi tecrübeye, büyük ve zengin bir kültür hazinesine sahip bulunmakla "milli töresini" bu güçlü zemin üzerinde kurmuş bulunmaktadır. Türk töresi, âlemşümul ahlâkî ideâlleri bünyesinde toplayan "pratik bir ahlâk ve hukuk nizamı" durumundadır. Hele, en az bin yıldan beri İslâm'ın şanlı aydınlığında yıkanan, olgunlaşan ve arman Türk töresi, bütün insanlığı mutluluğa çıkaracak 'âlemşümul' bir nizam durumuna gelmiş bulunmaktadır."

"Hiç bir zaman Türk'ün totemi olmamış olan Bozkurt, coğrafyamızın kültürümüze kazandırdığı bir motiftir" diyen Arvasî Türk milliyetçiliğini "ırkçı" olmakla suçlayan câhillere şöyle seslenir:

"Türk milliyetçiliği, politikasını biyolojik ırkçılık üzerine kurmayı reddetmekle beraber, içtimaî ırk gerçeğini inkâr ve ihmâl etmemelidir.

İçtimaî ırk, biyolojinin konusu değildir, sosyolojinin konusudur. Bir milleti teşkil eden fertlerin, ailelerin, sınıf ve tabakaların soy birliği şuurudur. Ortak bir şuur tarzında beliren mensubiyet duygusunun ve kan birliği şuuru biçiminde duyulmasıdır. Zâten biyolojik verasetin yanında, ortak kültür, ortak coğrafya, ortak hayat tarzı ve ortak mücâdeleler, bir milletin fert ve tabakalarını hem ruhî, hem de fizik bakımından bir birine yaklaştırır." (...)

"Kimse biyolojik verasetini tâyin irâdesine sahip değildir. Ama içtimaî ırk tercihe açıktır. Aynı tarihe, aynı kültüre, aynı din ve ülküye sahip olan insanlar arasında kan ve soy birliği şuurunun güçlenmesine yol açar." (...) " Türk milliyetçisi, Türk içtimaî ırkını benimser, sever ve sevdirirken ailelerini de bu espiri içinde kurmaya çalışır. Kozmopolitlikten hoşlanmaz. Bununla beraber, başka içtimaî ırkları da Allah'ın bir âyeti olarak değerlendirir."

Türk milletinin kurtuluşunu ve ayağa kalkarak İslâm'ın sancaktarlığını yapmasını, tekrar Nizâm-ı Alem'i gerçekleştirmesini Türk-İslâm Ülküsü'nde gören S.Ahmed Arvasî Türk milliyetçilerinin bu doğrultuda öncelikli olarak yapmaları gerekenleri "Neden Türk-İslâm Ülküsü" başlıklı yazısında şöyle açıklıyor:

"Neden, şu veya bu ad altında toplanmayı değil de, 'Türk-İslâm Ülküsü'ne bağlanmayı savunuyoruz?

Biz iddia ediyoruz ki, emperyalizm, Türk ve İslâm dünyasını yutmak için en az iki asırdan beri korkunç bir tertibin içindedir. Bir taraftan kültür emperyalizmi ile vatan çocuklarını din ve milliyetine yabancılaştırarak kendi emellerine hizmet edecek kadrolar hazırlamakta, diğer taraftan din ve milliyet duygularını, her şeye rağmen terk etmeyen çocuklarımızı da bir birine düşürmeyi planlamaktadır. (...) " Düşman, karşısındaki güçleri parçalayarak, onları birbirine düşürerek, kolay yutulur lokmalar durumuna sokmak ister. Meselâ, sanki bir insan, hem dindar, hem milliyetçi, hem medeniyetçi olamazmış gibi, bu değerleri birbirine zıt programlar durumuna sokarak, hiç yoktan çatışan güçler meydana getirir. Bu oyunlarını, o kadar ustaca plânlarlar ki, tertiplerini anlamak için bazen olayların üzerinden elli veya yüz yıl geçmesi gerekiyor." (...) " O hâlde, Türk milliyetçisine düşen iş, bütün varlığı ile bu oyunu bozmak olmalıdır. Bu ülkede, sunî olarak güya Türkçü ve güya İslamcı cepheler meydana getirmek isteyen hain ve kahpe oyunların karşısına, bir Müslüman Türk olarak ve tarihine yaraşır biçimde çıkmalıdır.

Bunun için, Türk-İslâm kültürüne, Türk-İslâm medeniyetine, Türk-İslâm Ülküsü'ne bağlı, Türklük şuur ve vakarına, İslâm aşk ve aksiyonuna sahip, Türklüğü bedeni, İslâmiyet'i ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, dünya Türklüğü'nün, İslâm dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olamaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yok.

HZ MUHAMMED (SAV)

Mekke Devri
Medine Devri
Veda Hutbesi
Güzel Ahlakı
Peygamberimizin Dilinden Dualar

KUR'AN-I KERİM

Kur'an Meal ve Tefsir
Elmalılı Kur'an Meali
Kur'an Dinle
Kuran Öğreniyorum

DÖRT HALİFE

Hz Ebu Bekir
Hz Ömer
Hz Osman
Hz Ali

TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜ

Başbuğ Türkeş
Türk-İslam Ülküsü
Türk Milliyetçiliği
İslam ve Milliyetçilik
Kızılelma
Bozkurt Nedir?
Ülkücü Hareket
Ülkücü Yemini
Ülkücü Şehitler
Ülkücü Mektuplar
3 Mayıs 1944
Dokuzışık Doktrini
12 Eylül
İz Bırakanlar
Ülkücü Sanatçılar
Ülkücü Siteler

ALLAH (cc) İSİMLERİ


Her türlü görüş ve düşünceleriniz için bize turkislamocaklari@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol