...TÜRK-İSLAM OCAKLARI...


ANA MENÜ

Ana Sayfa
Forum Sayfamız
Bize Ulaşın
Ziyaretçi Defteri
Resim Galerisi
Dosyalar
Serbest Kürsü
Sitemize Eleştiriler

İSLAMİYET

Hz Muhammed (sav)
Kur'an-ı Kerim
Esmaül Hüsna
40 Hadis
Dualar
Veda Hutbesi
Dört Halife Devri
Kandil Geceleri
Peygamberler Tarihi
Sahabeler
İslam İlmihali
Dini Sualler
Kutsal Emanetler
Dini Menkıbeler

TÜRK-İSLAM TARİHİ

M.K. Atatürk
Türk Adı ve Anlamı
Türkler ve İslam
İlk Türk Devletleri
Türk İslam Devletleri
Osmanlı Devleti
Çanakkale Özel
Milli Mücadele
Cumhuriyet Dönemi
Türk Dünyası
Türk Destanları
Tarihten Kesitler
Kültür ve Medeniyet
Türk Büyükleri

ZULME DUR DE...


TÜRK-İSLAM OCAKLARI

Medine ve Ahalisi

TÜRK İSLAM OCAKLARI-PEYGAMBERİMİZİN HAYATI


edine ve Ahalisi

Resûli Ekrem Efendimizin hicretiyle, Medine, "İslâm merkezi" hâline gelmiş oluyordu. Bu bakımdan, o zamanki Medine ve ahalisi hakkında kısaca malûmat vermekte fayda vardır.

Şimdiki gibi o zaman da Medine, Arabistan Yarımadasının mühim şehirlerinden biri sayılıyordu. Vadi olan arazisi oldukça geniştir. Vadi tamamen dağlarla çevrilidir. İklimi tatlı, arazisi münbittir. Havası güzel, suyu serin ve oldukça boldur. Yağışı Mekke'den fazladır.

Hz. Resülullah'ın hicretine kadar şehir Yesrib ismini taşıyordu. Bu adı, buraya ilk gelip yerleşen "Yesrib" isimli Amalikalıdan aldığı söylenir.445 Ancak, bu kelimede "fesad" mânâsı bulunduğundan, Peygamber Efendimiz, bu ismi beğenmedi ve onu "Medine" diye değiştirdi. Artık Müslümanlar arasında şehir "Yesrib" diye değil, "Medine" adıyla anılmaya başladı. Bir ara "Medinetû'nNebî" diye de anıldıysa da, sonraları sâdece "Medine" olarak kaldı. Tarihçiler, Medine'nin 94 kadar ismi bulunduğunu kaydederler ve bunları teker teker zikrederler.446

Medine'de Müslümanlardan başka Yahudîler ve Hıristiyanlar da oturuyordu. Bu bakımdan nüfusu kalabalık bir şehirdi. O zamanki nüfusunun 10 bin civarında olduğu tahmin edilmiştir.

Buradaki Müslümanlar, Evs ve Hazreç Kabilelerine mensup idiler. Evs ve Hazreç adındaki iki kardeşten üreyip çoğalan bu iki kabîle arasında Arapların seciyeleri icabı ihtilâflar, kavgalar ve çarpışmalar birbirini kovalamıştı. Bu dahilî muharebelerin sonuncusu Buas Harbi idi ki, 120 sene devam etmiş ve Efendimizin Medine'ye hicretlerinden beş sene kadar önce son bulmuştu. Bu kanlı muharebede her iki tarafın da en namlı bahadırları ya ölmüş veya malûl düşmüşlerdi. İşte, Ensâr böyle perişan bir vaziyette iken Resûli Kibriya Efendimizin hicreti vuku bulmuştu.

Hicreti Nebevî'yle bu iki kardeş kabîle arasındaki düşmanlık, eski uhuvvet ve muhabbete kalboldu. Dargınlık ve kırgınlıklar tamamen ortadan kalktı. İki taraf şâirlerinin okudukları kahramanlık ve fecaat destanları, Arap edebiyatını dolduran ve senelerce kadınlar, çocuklar tarafından terennüm edilen bu asırlık düşmanlığın yeni bir uhuvvete dönmesi, hiç şüphesiz, Cenâbı Hakk'ın, Sevgili Efendimize ihsan ettiği bir armağanıdır.447

Hz. Âişe (r.a.) der ki:

"Buas günü, Allah'ın, Kendi Resulü (s.a.v.) için hazırladığı bir gündür ki, bu muharebenin neticesi üzerine, Resûlullah (s.a.v.), Medine'ye hicret etmiştir. Öyle ki, hicret sırasında birbirleriyle çarpışmış Evs ve Hazreçlilerin cemiyetleri dağılmış, eşrafı öldürülmüş ve yaralanmıştı. Bu perişanlık üzerine Allah, birbirleriyle çarpışıp durmuş olan Ensâr in İslâm camiasına girmeleri için bu günü Peygamberine (s.a.v.) hazırlamıştır."448

Buradaki Yahudîler ise, üç kabileye mensup idiler: Benî Kaynuka, Benî Kurayza ve Benî Nadir...

Şehirde sayıları en az olan, Hıristiyanlardır. Bunlar, İslâm'ın Medine'de hızla yayılışı karşısında tahammül edemediler ve kısa bir zaman sonra Medine'den ayrıldılar. Uhud Savaşında müşrikler safında Müslümanlara karşı savaşan bu Hıristiyanlar, sonraları Bizans'a sığınmışlardır!

Siyasî hayat itibarıyla Medine, o sırada ibtidaî denecek bir seviyede idi. Henüz kabîle hayatı yaşanıyordu. Tıpkı müşrik Araplarda olduğu gibi, Yahudîlerde de her kabîle kendi başına müstakil bir topluluk teşkil ediyordu. Kendi reislerinden başka hiçbir otorite kabul etmiyorlardı.

Burada, eşitlik mefhumundan ve tatbikatından da uzak bir hayat tarzı hâkimdi. Meselâ, güçsüz kabilelere ödenen diyet, güçlü ve nüfuzlu kabilelere ödenen diyetin yarısı idi. Cemiyet hayatı, kanunlardan mahrum bulunuyordu. Gerektiğinde hakemler seçiliyor ve bu hakemlerin şahsî kanaat ve görüşlerine göre hüküm ve kararlar veriliyordu.

Okuma yazma bilenlerin sayısı oldukça azdı.

İşte, Peygamber Efendimiz, coğrafî, siyasî, içtimaî yönleriyle ana hatlarını anlattığımız böyle bir şehre hicret edip gelmişti. Önünde mühim vazifeler vardı ve halli gereken birçok ağır mesele kendisini bekliyordu.

ABDULLAH B. SELÂMIN MÜSLÜMAN OLMASI

Hz. Yusuf un (a.s.) sülâlesinden olan Abdullah b. Selâm, Medine Yahudilerinin ileri gelen âlimlerinden biri idi.

Büyük bir âlim olan babası Selâm'dan birçok şeyle birlikte, Tevrat'ı ve tefsirini de öğrenmişti. Ayrıca, babası, âhirzamanda gelecek peygamberin sıfat ve alâmetleri ile yapacağı işleri de kendisine anlatmış ve, "Eğer o, Harun neslinden gelirse, ona tâbi olurum, yoksa tâbi olmam." demişti. Selâm, Efendimiz henüz Medine'ye gelmeden önce de vefat etmişti.

Resûli Kibriya Efendimizin Medine'ye gelişini Müslümanlara müjdeleyen Yahudînin sesini Abdullah b. Selâm da işitmiş ve kendisini tutamayarak, "Allahü Ekber!" deyip tekbir getirmişti.

Bunu duyan halası, "Allah, seni umduğuna erdirmesin! Vallahi, Musa Peygamber'in geleceğini duymuş olsaydın bundan fazlasını yapmazdın!" diyerek ona çıkışmıştı.

Abdullah ise, "Ey hala!.. Vallahi, gelen de onun kardeşidir! O da onun gibi bir peygamberdir!" demişti.

Bunun üzerine halası, "Yoksa, Kıyamet'e yakın gönderileceği bize haber verilen peygamber, bu mudur?" diye sormuştu.

Abdullah, "Evet..." cevabını verince de, "Öyle ise, davranışında haklısın!" demişti.4'9

Resûli Kibriya Efendimiz, Medine'ye teşrif buyurdukları zaman, Abdullah b. Selâm da onu görmek için gitmiş ve Efendimizin nurlar saçan mübarek sımasını görünce, "Şu sîmada yalan yok! Şu yüzde hile olamaz!" diye kendi kendine söylenmişti.450

Peygamberimize Soru Sorması ve İslâm'ı Kabulü

Resûli Ekrem Efendimiz, henüz Ebû Eyyûb elEnsârî Hazretlerinin evinde misafir kaldığı bir sıradaydı.

Abdullah b. Selâm da, Efendimizi ziyarete geldi ve ona birtakım sualler sordu. Tevrat'tan sorduğu suallerine yine Tevrat'a uygun cevaplar alınca, şehâdet getirerek Müslüman oldu.4" Sonra da, "Yâ Resûlallah!.. Yahudî milleti, iftiracı, yalancı bir millettir. Yarın benim Müslüman olduğumu duyunca türlü yalanlar uydurup iftirada bulunurlar. Müslümanlığım duyulmazdan önce beni onlardan sorup mevkiimi tasdik ettiriniz!" dedi.

Peygamber Efendimiz, onu bir tarafa gizleyip Yahudî ileri gelenlerinden bazılarını davet etti ve onlara, "Ey Yahudî cemaati!.. Siz, benim, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğumu pek iyi bilirsiniz! Ben hak dinle geldim; Müslüman olunuz!" dedi.

Yahudiler, "Biz, senin peygamber olduğunu bilmiyoruz!" diye karşılık verdiler ve bu sözlerini üç sefer tekrarladılar.

Bundan sonra Resûli Ekrem, "Sizin içinizde Abdullah b. Selâm adında birisi var. O nasıl bir kişidir?" diye sordu.

Yahudiler, "O, bizim içimizde hayırlı bir babanın hayırlı bir oğludur. Kendisi de babası da en faziletlimiz, en âlimimizdir." diye şehâdet ettiler.

Resûlullah, "Abdullah b. Selâm, Müslüman olursa, siz ne dersiniz?" diye sordu.Yahudîler, "Hâşâ!.. Abdullah İbni Selâm, hiçbir vakit Müslüman olamaz!" dediler.

Efendimiz, sualini üç sefer tekrarladı.

Her seferinde onlar da aynı inkârı cevabı verdiler.

Bunun üzerine Resûli Kibriya, Abdullah İbni Selâm'a hitaben, "Yâ İbni Selâm!.. Gel!" diye çağırdı.

Abdullah, saklı bulunduğu yerden çıktı ve,Müslüman olduğunu ilân etti; Yahudilere de, "Ey Yahudî cemaati!.. Allah'tan korkunuz! Size geleni kabul ediniz. Vallahi, siz de bilirsiniz; o, yanınızdaki Tevrat'ta ismini ve sıfatını yazılı bulduğunuz Resûlullah'tır." diyerek onları İslâm'a davet etti.452

Fakat Yahudîler, "Sen yalan söylüyorsun! Sen şerir oğlu şeririmizsin!" dediler ve onu, kıymetini düşürmek için türlü türlü kusur ve kabahatler isnad ederek kötülediler.

Abdullah b. Selâm, "Yâ Resûlallah!.. Korktuğum işte bu idi! Ben, sana onların gaddar, yalancı, fâcir ve müfteri bir millet olduğunu haber vermemiş miydim? İşte, dediğim çıktı!" dedi.453

Resûli Ekrem, Yahudileri huzurundan çıkardı.

Abdullah b. Selâm ise evine gitti. Onun davetiyle bütün ev halkı ve halası da Müslüman oldu.454

Yahudilerin bazı ileri gelenleri, Abdullah b. Selâm'ı türlü türlü desise ve sözlerle Müslümanlıktan vazgeçirmeye çalıştılarsa da muvaffak olmadılar.

 

Abdullah b. Selâm'la birlikte birçok Yahudi âlimi de samimî olarak İslâm'ı kabul edip Müslümanlıkta sebat gösterdiler, îman etmeyen diğer Yahudi âlimleri ise, "Muhammed'e bizim şerlilerimiz tâbi oldu! Eğer hayırlı olsalardı atalarının dinini terketmezlerdi." diye ileri geri konuşmaya başladılar.

Bunun üzerine, Cenâbı Hakk, indirdiği âyeti kerîmede meâlen şöyle buyurdu:

"Onların hepsi bir değildir. Ehli Kitap içinde bir cemaat vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar."455


445 Süheylî, Ravdû'lÜnf, c. 2, s. 16; Müslim, Sahih, c. 4, s. 120.

446 Bkz.: Âsim Koksal, Hz. Muhammed ve islâmiyet, Medine Devri, c. 1, s. 30.

447 Tecrid Tercemesi, c. 10, s. 123.

448 Buharî, Sahih, c. 2, s. 309.

449 ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 163; Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 266.

450 ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 235; ibn-i Abdi'l-Berr, istiab, c. 3, s. 922;Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 92.

451 Buharî, A.g.e., c. 2, s. 335; Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, c. 3, s. 108

452 İbn-i Hişam, Sîre, c. 2, s. 164; Buharî, Sahih, c. 2, s. 335.

453 İbn-i Hişam, A.g.e., c. 12, s. 164.

454 İbn-i Hişam, A.g.e., c. 2, s. 164.

455 Âliimrân, 113.

HZ MUHAMMED (SAV)

Mekke Devri
Medine Devri
Veda Hutbesi
Güzel Ahlakı
Peygamberimizin Dilinden Dualar

KUR'AN-I KERİM

Kur'an Meal ve Tefsir
Elmalılı Kur'an Meali
Kur'an Dinle
Kuran Öğreniyorum

DÖRT HALİFE

Hz Ebu Bekir
Hz Ömer
Hz Osman
Hz Ali

TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜ

Başbuğ Türkeş
Türk-İslam Ülküsü
Türk Milliyetçiliği
İslam ve Milliyetçilik
Kızılelma
Bozkurt Nedir?
Ülkücü Hareket
Ülkücü Yemini
Ülkücü Şehitler
Ülkücü Mektuplar
3 Mayıs 1944
Dokuzışık Doktrini
12 Eylül
İz Bırakanlar
Ülkücü Sanatçılar
Ülkücü Siteler

ALLAH (cc) İSİMLERİ


Her türlü görüş ve düşünceleriniz için bize turkislamocaklari@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol