Mescidi Nebevî ilk yapıldığı sırada minbersizdi. Resûli
Ekrem, hutbe îrad buyurduklarında kuru bir hurma kütüğüne dayanırdı.
Uzun müddet böyle devam etti. Bilâhare, ashabın isteği
üzerine üç basamaklı bir minber yapıldı. Artık Efendimiz buraya çıkıp halka
hitabta bulunuyordu.
Resûli Ekrem, yapılan minbere çıkıp ilk hutbesini
okuduklarında, hâmile deve ağlayışını andıran acı sesler ve ağlamalar duyuldu.
Baktılar; ortalıkta ne hâmile deve ne de deve yavrusu vardı. Ağlayan, o kuru
direkti!
Kütüğün deve gibi ağlayışını, Peygamber Efendimizle
birlikte Ashabı Güzin de duyuyordu. Bir türlü susmuyordu. Fahri Âlem,
minberden inip yanına geldi. Elini üstüne koyup teselli edince sustu. Hattâ,
hurma kütüğünün deve gibi sızlamasını işiten sahabîler de gözyaşlarını
tutamamışlar, hüngür hüngür ağlamışlardı.
Evet, kuru direk, Hz. Resûlullah'tan uzak kaldı diye ses
verip ağlıyordu. Üzerinde yapılan "zikrullah"tan ayrı kaldı diye hâmile deve
gibi enin ediyordu.
Kuru direği teselli edip susturan Resûli Ekrem, ashabına
da dönerek, "Eğer ben onu kucaklayıp tesellî vermeseydim, Resûlullahın
ayrılığından Kıyamet'e kadar ağlaması böyle devam edecekti!"471 buyurdu.
Resûli Ekrem'in emriyle bu kütük, minberin altına kazılan
bir çukura gömüldü. Sonraları Hz. Osman devrinde mescid yıktırılıp yeniden
tamir edildiğinde, Übeyy b. Ka'b Hazretleri onu evine aldı ve çürüyünceye
kadar sakladı.472
Kuru hurma kütüğünün cemaatin gözleri önünde ağlayıp
sızlaması, Hz. Resûlullah'ın parlak bir mûcizesiydi. Evet, cin ve ins
Peygamberler Peygamberini tanıdıkları gibi, cansız kuru ağaçlar da onu
tanıyor, vazifesini biliyor ve dâvasını halleriyle tasdik ediyorlardı!
Hasanı Basrî Ne Derdi?
Hasanı Basrî Hazretleri, bu mucizeyi talebelerine ders
verirken, kendisini tutamaz, gözyaşları arasında şöyle derdi:
"Ağaç, Resûli Ekrem'e (s.a.v.) meyi ve iştiyak
gösteriyor! Sizler, o Resule meyi ve iştiyak göstermeye daha ziyade
müstahaksınız!"473
Kuru, câmid ağaçlar Kâinatın Efendisine meyi ve muhabbet
gösterirlerken biz şuurlu akıllı insanlar ona karşı lakayt davranırsak, acaba
o kuru direklerden daha aşağı bir derekeye düşmüş olmaz mıyız?
Ona iştiyak ve muhabbet ise, ancak Sünneti Seniyyesine
ittiba etmekle mümkündür!
Bir Başka Rivayet
Diğer bir rivayete göre, kuru direk ağlayınca Resûli
Ekrem Efendimiz elini üstüne koydu ve, "İstersen seni daha önce bulunduğun
bahçeye göndereyim; köklerin tekrar bitsin, hilkatin tamamlansın, yaprak ve
meyvelerin yenilenip tazelensin. Ve eğer istersen, evliyaullahın meyvenden
yemesi için seni Cennet'e dikeyim." diye sordu.
Kuru ağaç, arzusunu şöyle dile getirdi:
"Beni Cennet'e dik ki, meyvelerimden Cenâbı Hakk'ın
sevgili kulları yesin. Hem orası öyle bir mekândır ki orada çürüme yoktur;
beka bulayım!"
Bunun üzerine Resûli Ekrem, arzusunu yerine getirdiğini
ifade buyurdu ve sonra da ashabına dönerek şu dersi verdi:
"Ebedî âlemi, fânî âleme tercih etti!"474
471 Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s.
134.
472 Ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 252.
473 Bediüzzaman Said, Nursî, A.g.e., s.
135.
474 Bediüzzaman Said Nursî, A.g.e., s.
135.